12 Aralık 2012 Çarşamba

Suikastlere ışık tutan kitap: Ölüme götüren yazılar

 
11 Gazeteci-yazar hangi yazıları nedeniyle öldürüldü? Öldürülen   yazarlar, katillerini biliyordu
Eski RTÜK Başkanı Nuri Kayış’ın Tanyeri Yayınları arasında çıkan “Ölüme Götüren Yazılar” kitabı, basın tarihine ışık tutacak özellikler taşıyor.
Kayış, kitabında, Sabahattin Ali, Abdi İpekçi, İlhan Darendelioğlu, Sami Başaran, Kamil Başaran, Çetin Emeç, Turan Dursun, Musa Anter, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink cinayetlerine eğiliyor, adı geçen gazeteci-yazarların hangi yazıları ve kitapları nedeniyle hedef seçildiğini belirlemeye çalışıyor, adeta cinayet masası dedektifi gibi yazılar üzerinden iz sürüyor, delil toplamaya çalışıyor.
Örneğin kitapta Uğur Mumcu’nun son yazılarından birine de yer veriliyor ve Mumcu cinayetinin nedeninin 8 Ocak 1993 tarihli bu yazı olabileceği belirtiliyor. Sözkonusu yazıda Mumcu, istihbarat ajanlarıyla Kürt milliyetçileri arasındaki ilişkileri ortaya koyan belgeleri yakından açıklayacağını duyurmuş, “Türkiye’de Kürt halkını Türk halkına, Türk halkını da Kürt halkına düşman edici bir kanlı tuzak kuruluyor. Birtakım insanlar da bu kanlı tuzağa bilerek ya da bilmeyerek alet oluyorlar” demişti. Ancak o belgeleri açıklayamadan suikast oldu.
Turan Dursun cinayetinin ayrıntıları ile Dursun’un hedef olmasına neden olan yazılar da kitapta geniş şekilde işleniyor. Bir dönem müftülük yapmasına karşın daha sonra ateist bir çizgiye gelen ve dini sorgulayan yazılar kaleme alan Dursun uzun süre mektup ve telefonlarla tehdit edilmişti. Bu tehditlere ölümünden birkaç ay önce 2000’e Doğru Dergisi’nde yanıt veren Dursun, “Küfür de, tehdit de yüreksizliğin, tükenmişliğin ürünüdür ve boşunadır. Tabular üzerine gidiş sürecek” ifadesini kullanmıştı. Bu arada, ilginç bir not da kitapta yer alıyor; Tahran Radyosu’nun, Turan Dursun’un öldürülmesini, haber bülteninin ilk sıralarında, “Türkiye’nin Salman Rüşdi’si öldürüldü. Dursun yazılarında İslam dinine defalarca ihanet ve edepsizlikte bulunmuştu” şeklinde verildiği belirtiliyor.
“Ölüme Götüren Yazılar” kitabına göre, Sabahattin Ali, Markopaşa ve Malumpaşa gibi mizah gazetelerine yazdığı yazıların iktidarı rahatsız etmesi yüzünden hedef seçildi. Cinayetin ardında “derin” güçler vardı.
Abdi İpekçi, Milliyet gazetesinin Genel Yayın Müdürü ve Başyazarıydı. Ülke sorunlarına sağduyuyla yaklaşıyor, siyasi liderlerin anarşi ve ekonomik sorunlar karşısında uzlaşmasını öneriyordu.
İlhan Darendelioğlu, kitapları ve gazete yazılarıyla Ülkücü diye tanımlanan sağ görüşlü gençleri derinden etkilemişti. Komünizmin Türkiye için büyük tehlike olduğunu savunuyordu. 12 Eylül askeri darbesi öncesinde faili meçhul bir cinayete kurban gitti.
Gazete isimli gazetenin muhabiri Sami Başaran, hakkında yayımlanan magazin haberlerine kızan bir aşiret reisinin hedefi oldu.
Yine aynı Gazete’nin yazarı Kamil Başaran, zabıta denetimiyle ilgili bir haberde adı geçen bir restoran sahibinin tabancasından çıkan kurşunlarla yaşama veda etti.
Çetin Emeç, Atatürkçü ve laik çizgide sert yazılar kaleme alıyordu. Öldürülmesinde bu kimliğinin yanı sıra ülkeyi karıştırmak isteyen “derin” güçlerin arzuları rol oynadı.
Musa Anter, Kürt kökenli bir gazeteci-yazardı. Kürt milliyetçiliğinin fikir babalarından biri olarak kabul ediliyordu. Yazılarında Kürt sorununu çeşitli boyutlarıyla inceliyor, Devletin Kürt politikasını sert bir üslupla eleştiriyordu.
Ahmet Taner Kışlalı da Atatürkçü ve laik kimliğiyle tanınıyor, yazıları ve kitaplarının yanı sıra verdiği dersler ve konferanslarla da geniş kitlelere ulaşıyordu. Türbanla ilgili bir yazısının ardından radikal dinci bir gazetede eleştirilmiş, fotoğrafının üstüne çarpı işareti atılmıştı.
Hrant Dink, Ermeni kökenliydi. Ermeni cemaatine hitap eden Agos gazetesinin yönetici ve yazarlarından biriydi. Agos’ta yer alan “Sabiha Hatun’un Sırrı” haberi ile, yine aynı gazetede yayımlanan yazı dizisinde geçen bir cümlenin yanlış anlaşılması yüzünden bazı çevrelerce hedef seçildi ve gazetesinin önünde vuruldu.
Nuri Kayış, “Cumhuriyet döneminde 54 gazeteci uğradığı saldırılar sonucu yaşamını yitirdi. Bu kitabın sınırları içinde o gazetecilerden sadece 11’ini anlatabildim, onları hedef yapan yazılardan örnekler verebildim. Kuşkusuz yeni araştırmalar yapıp Cengiz Polatkan’dan Ümit Kaftancıoğlu’na, Mevlüt Işık’tan İzzet Kezer’e, Metin Göktepe’den Cihan Hayırsevener’e kadar öldürülen diğer gazetecileri anlatmakta da basın tarihimiz açısından yarar var” dedi.
Düşünceleri nedeniyle silahlara, bombalara hedef olanların sadece gazeteciler olmadığını vurgulayan Kayış, “Yakın tarihimizde Bedrettin Cömert’ten Bedri Karafakioğlu’na, Akın Özdemir’den Kemal Türkler’e, Cavit Orhan Tütengil’den Sevinç Özgüner’e, Bahriye Üçok’tan Abdurrahman Köksaloğlu’na, Doğan Öz’den Necip Hablemitoğlu’na kadar çeşitli mesleklerdeki birçok isim daha düşünceleri nedeniyle hedef seçilip öldürüldüler. Onların anlatılması, yeni kuşaklara tanıtılması da vefa duygusunun yanı sıra demokratik reaksiyonun bir gereği olarak görülmelidir” diye konuştu.

Hiç yorum yok: