Ahmet Çitoğlu anlatıyor: “1990'lı yıllardı. Hürriyet gazetesinde spor servisi sayfa editörlüğü yapıyordum. Spor Servisi Müdürü Nezih Alkış birgün yanıma gelerek, bir ricası olduğunu söyledi. Alkış ‘Ahmetçiğim, kusura bakmazsan senden bir ricam olacak’ dedi. Ben de ‘Buyur seni dinliyorum’ dedim. Alkış, ‘Serviste bütün arkadaşlar bıyıklarını kesecekler, senin de bu karara uymanı istersem ne dersin?’ dedi.
Böyle bir istek karşısında
şaşırıp kaldım. 'Herhalde şaka yapıyorsun, ciddi olamazsın?' diye sordum.
Alkış, ciddi söylediğini, emrin ‘yukarıdan’ geldiğini belirtince merakla
sordum: İsteyen kişi kim? Yukarıdan dediğin kim? Bana ‘Ben emir kuluyum, bu
istek Genel Yayın Yönetmeni'nden geldi. Beni yanlış anlama…’ deyince şaşırıp
kaldım.
Kendimi kısa sürede toparladım,
biraz da kızgın bir ifadeyle ‘Buna ne gerek vardı. Benim bıyığımla niye
uğraşıyorlar. Ben burada mesleğimi icra ediyorum. Bıyığımı da kesin kes
kesmeyeceğim’ diye Nezih Alkış'a ilettim.
Nezih Alkış, ‘Beni kırma, hatırım
için kessen ne olur’ diye ısrar edince de ben de kesin kararlı olduğumu ifade
ettim. Alkış bana ‘Sen bilirsin… Ben görevimi yaptım’ dedi.
Bu arada servisteki dört arkadaş
bıyıklarını kesti. Ben kararımdan vazgeçmedim, bıyıklarını kesen arkadaşlarıma
uymadım. On beş yirmi gün sonra beni İdare Müdürü'nün odasına çağırdığı
söylendi. İdare Müdürü bana ‘Ahmetçiğim sana üzülerek bu mektubu vermek
durumunda kalıyorum. Bu yukarıdan gelen bir emir’ dedi. Elime bir zarf
tutuşturdu. Durumu anladım, zarfı açtım baktım ve Hürriyet gazetesindeki
görevime son verildiğini okudum. Yıllarımı verdiğim ve çok sevdiğim gazeteden
bir bıyık yüzünden ayrılmamın burukluğunu yaşadım, ancak işsiz kalmadım, çok kısa
bir süre sonra Akşam gazetesinde mesleğimi devam ettirdim”
(Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder